Devletin bireylerle ve kurumlarla olan ilişkilerinin temelini oluşturan idare ve vergi hukuku, kamu düzeninin korunması, bireysel hakların güvence altına alınması ve mali yükümlülüklerin adil biçimde yerine getirilmesi açısından büyük bir öneme sahiptir.
İdare hukuku, kamu gücünü kullanan idarenin işlem ve eylemlerini hukuk sınırları içinde tutarken; vergi hukuku, devletin gelir elde etme sürecinde bireylerin ve işletmelerin haklarını korur.
Bu iki hukuk dalı, hem vatandaşların devlete karşı hak arama özgürlüğünü hem de devletin kamu yararı doğrultusunda hareket etmesini sağlar.
İdare ve vergi hukuku yalnızca devletin uygulamalarını denetlemekle kalmaz; bireylerin ve kurumların idareyle olan tüm hukuki ilişkilerini de düzenler. Bu süreçte idarenin yaptığı işlemler, uyguladığı yaptırımlar ve tahakkuk ettirdiği vergiler hukuki denetime tabidir.
Başlıca kapsadığı alanlar şunlardır:
Kamu kurumlarının karar ve işlemlerine karşı iptal ve tam yargı davaları
Kamu görevlilerinin atama, görevden alma ve disiplin işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar
İmar, ruhsat, kamulaştırma ve çevre mevzuatına ilişkin işlemler
Kamu ihaleleri, idari sözleşmeler ve lisans süreçleri
Vergi incelemeleri, uzlaşma ve tarhiyat sonrası itiraz süreçleri
Vergi cezaları ve idari yaptırımlara karşı dava açılması
Vergi borçlarının yapılandırılması ve ödeme planlarının hazırlanması
Vergi planlaması ve mevzuata uygun mali strateji geliştirilmesi
Bu kapsam, bireylerin ve şirketlerin hem idari hem de mali haklarının korunmasını sağlar; devletin uygulamalarının hukuk denetimi altında yürütülmesine katkıda bulunur.
İdare ve vergi hukukuna ilişkin davalar, çoğu zaman kısa başvuru sürelerine ve teknik detaylara bağlıdır. Bir işlemin iptali ya da vergi cezasına itiraz edilmesi, usule uygun şekilde yapılmadığında hak kaybına yol açabilir.
Bu alandaki yaptırımlar genellikle şunlardır:
İdari Para Cezaları: Mevzuata aykırı işlem, faaliyet veya eksiklik durumlarında uygulanır.
Vergi Cezaları: Eksik beyan, yanlış beyan veya usulsüzlük durumlarında kesilir.
İdari Tedbirler: Faaliyet durdurma, ruhsat iptali veya idari yasaklama gibi işlemleri kapsar.
Her dava türü, teknik bilgi ve deneyim gerektirdiği için profesyonel hukuki destekle yürütülmesi sürecin doğru ilerlemesini sağlar.
İdare ve vergi hukuku süreçleri, karmaşık mevzuatlar ve kısa yasal süreler nedeniyle hataya açık alanlardır. Yanlış hazırlanan bir dilekçe ya da süresi içinde yapılmayan bir başvuru, davanın reddine veya ciddi mali kayıplara neden olabilir.
Profesyonel bir hukuk desteği;
Hakların korunmasını,
Usule uygun başvuru ve savunma yapılmasını,
Hızlı ve etkili bir çözüm sürecini
sağlar. Deneyimli avukat desteğiyle süreç hem maddi hem de hukuki açıdan güvenli bir biçimde yönetilir.
Mecit Kahraman Hukuk Bürosu olarak idare ve vergi hukuku alanında müvekkillerimize kapsamlı ve stratejik çözümler sunuyoruz.
Amacımız yalnızca dava açmak değil, her müvekkilin haklarını en etkin biçimde koruyacak uzun vadeli çözümler geliştirmektir.
Bu kapsamda sunduğumuz başlıca hizmetler şunlardır:
İdari işlemlere karşı iptal ve tam yargı davalarının açılması
Vergi cezalarına itiraz ve yargı sürecinin takibi
Uzlaşma ve vergi planlaması süreçlerinde hukuki danışmanlık
Kamu ihaleleri ve idari sözleşmelerde hukuki temsil
Danıştay nezdinde temyiz başvurularının hazırlanması
Deneyimli ekibimiz, her dosyayı özenle inceleyerek müvekkillerimizin çıkarlarını en üst düzeyde korumayı amaçlar.
İdare ve vergi hukuku, bireylerin devlete karşı hak arama özgürlüğünün en güçlü aracıdır. Bu süreçte yapılacak hatalar telafisi güç sonuçlar doğurabilir. Profesyonel hukuki destek almak, hak kayıplarını önlemenin ve adil bir sonuca ulaşmanın en etkili yoludur.
Mecit Kahraman Hukuk Bürosu olarak bizler, idare ve vergi hukuku alanındaki deneyimimizle müvekkillerimizin yanında yer alıyor, haklarını kararlılıkla savunuyoruz.
İdari işlemlere karşı dava açma süresi, işlemin tebliğ edildiği tarihten itibaren genellikle 60 gündür. Ancak bazı özel düzenlemelerde bu süre daha kısa olabilir. Sürenin kaçırılmaması için işlemin öğrenildiği anda hukuki destek alınması önemlidir.
Vergi cezasına karşı önce vergi dairesine başvuru veya uzlaşma talebi yapılabilir. Sonuç alınamazsa vergi mahkemesinde dava açmak mümkündür. Dava süresi genellikle 30 gündür ve bu sürenin geçirilmesi hak kaybına yol açar.
Evet. Haksız şekilde tahakkuk ettirilen veya ödenen vergiler için iade ve tazmin davası açılabilir. Mahkeme kararıyla hem ana tutar hem de yasal faiz geri alınabilir.
Evet. İdari para cezaları da hukuki denetime tabidir. Ceza kararına karşı idare mahkemesine dava açılabilir. Davanın süresi genellikle 30 gün olup, kararın tebliğinden itibaren başlar.
Zorunlu değildir, ancak tavsiye edilir. Vergi incelemesi sürecinde yapılan her beyan ve imza, ileride doğacak cezai veya idari sonuçları etkileyebilir. Bu nedenle sürecin bir vergi hukuku avukatı tarafından takip edilmesi hak kaybını önler.
Evet. Kamu ihaleleriyle ilgili uyuşmazlıklar genellikle idare mahkemelerinde görülür. Ancak öncelikle Kamu İhale Kurumu’na (KİK) başvuru yapılması gerekir. KİK süreci tamamlandıktan sonra yargı yolu açıktır.
Yapılandırma, vergi borcunun kesinleşmesini sağladığından dava hakkını ortadan kaldırabilir. Ancak bazı durumlarda yapılandırma dışında kalan kısımlar için dava açılabilir. Bu durumun hukuki değerlendirmesi mutlaka bir uzman tarafından yapılmalıdır.
Evet. İdarenin hukuka aykırı işlem veya eylemleri sonucu doğan zararlar için tam yargı davası açılabilir. Bu davada maddi ve manevi tazminat istenebilir.
Evet. Vergi mahkemesi kararlarına karşı bölge idare mahkemesine istinaf, oradan da Danıştay’a temyiz başvurusu yapılabilir. Bu aşamalarda süreler oldukça kısadır; profesyonel hukuki takip gerektirir.
Davaların süresi, dosyanın niteliğine ve mahkemenin iş yüküne bağlı olarak değişir. Ortalama olarak 6 ay ile 2 yıl arasında sonuçlanabilir. Ancak itiraz veya temyiz süreçleriyle birlikte süre uzayabilir.